Yoksulluğun şiirini yazan bir neslin ayaklarındaki tek dost, kara lastikti. Şimdilerde nostaljik bir hatıra olarak anılsa da kara lastik, bir dönemin yoklukla yoğrulmuş yaşamlarının sessiz tanığıydı. Benim için de o yılların acı hatırasını simgeliyordu. “Kare Elma” adlı kitabımda anlattığım hikayemde, sizlerin de kendinizi bulacağınıza eminim.
O yıllarda hayat, bugünkü gibi çeşitlilikle dolup taşmazdı. Ayakkabı denince akla ilk gelen şey kara lastik olurdu. Tek tip, dayanıklı ve her ailenin bütçesine uygundu. Her mevsime dayanıklı oluşu, çamura, yağmura ve sıcağa karşı gösterdiği direnç, onun en büyük avantajıydı. Ancak kara lastiğin asıl kıymeti, sahip olduğu mütevazı hikayesinde gizliydi.
Çocukluğumuz, taşlı yolların ve toprak patikaların arasında geçerdi. Coşkuyla zıpladığımız derelerde, tırmandığımız ağaçlarda, düz tarlalarda ya da hayaller kurduğumuz toprak yollarda kara lastikler hep ayaklarımızdaydı. Aşık oynadığımız o günleri hatırlayanlarınız var mı? Belki de bu yüzden, onun altından geçen her toprak yol hafızamızda bir anıya dönüştü.
Fakat yokluk yalnızca maddi bir eksiklik değildi.
Yokluk, hayalleri, umutları ve çocukça mutlulukları da beraberinde taşırdı. Kara lastik, bu yokluğun simgesi olurken aynı zamanda dayanıklılığın ve kanaatkarlığın da nişanesiydi. Tek bir çift kara lastikle koca bir yılı geçirmek, o yılların zorunlu erdemiydi.
Zenginlikle fakirliği ayıran çizgi, ayakkabının rengine ve şekline göre belirlenirdi. Dantelli ayakkabılar, kolej ayakkabıları ve parlak ruganlar başka bir dünyanın düşüydü. Ama biz kara lastiğin içinde koşarken, ayaklarımızda değil, yüreğimizde taşıdığımız umutlarla büyüyorduk.
Bugün, tüketim kültürünün hızla dönen çarkları arasında o eski günler kaybolmuş gibi görünüyor. Kara lastiğin yerini sayısız marka ve model aldı. Ancak bazen bir vitrinde rastladığım eski bir kara lastik, beni çocukluğumun tozlu, soğuk ve terli sokaklarına götürüyor. Yokluğun getirdiği dayanışmayı, paylaşmayı ve küçücük şeylerden duyulan tarifsiz mutluluğu hatırlatıyor.
Her şeye olur da kara lastiğe bir dörtlük olmaz mı? Dostlar;
Toprağa iz bırakan sessiz bir dost,
Yoklukla yoğrulan geçmişte bir post.
Her adımda umut taşır, dirençle dolu,
Kara lastik, hatıranın sessiz tanığı.
Sizlerin de bu konuda paylaşmak istediğiniz anılarınız ya da düşünceleriniz varsa, duymak isterim.
Saygılarımla.