
Şiddet, insanlığın karanlık yüzünü yansıtan bir eylemdir. Her türlüsü çirkin, yersiz bir durumdur. Bu bir hayvana, ağaca, kaldırım taşına ya da bir insana yönelik olabilir; şiddetin kendisi başlı başına kime veya neye yapıldığına bakılmaksızın yersizdir. Ancak kadına yönelik şiddet, sadece bireysel değil, toplumsal bir sorunun derinleşmiş halidir. Bir toplumda kadına uygulanan şiddet, yalnızca o kadına değil, ailesini, çevresini ve tüm toplumun vicdanını yaralar. Bu, yalnızca fiziksel bir zarar değil, duygusal, psikolojik ve sosyal açıdan da derin yaralar bırakan bir insanlık suçudur.
Kadın, insanlığın devamını sağlayan, toplumun temel taşıdır. Bir annenin şefkatiyle büyüyen çocuk, geleceğin vicdanlı bireyi olur. Ancak şiddetle sarsılan bir kadın, aynı zamanda bir toplumun genel durumunu ve ruhunu sarsar. Kadına şiddet, sadece bir insana değil, insanlığın değerlerine vurulan bir sancılı darbedir.
Asuman Saydam Atasoy’un dediği gibi, “Kadın sestir, kadın nefestir, kadın varoluşun temelidir.” Bu söz, kadının sadece bir birey olarak değil, toplumsal yapının ve insanlığın tüm değerlerinin yapı taşlarından biri olarak önemini vurgulamaktadır.
Bu noktada sorulması gereken şudur: Şiddet neden var ve nasıl durdurulabilir? Şiddetin kökeninde genellikle cehalet, eşitsizlik ve kültürel kalıplar yatar. Kadınların güçsüz, erkeklerin ise egemen olduğu bir anlayış, şiddeti besleyen en büyük unsurlardan biridir. Oysa kadın ve erkek, insanlık gemisinin iki eşit küreğidir; biri olmadan diğeri ilerleyemez.
Kadına şiddetin son bulması için eğitim, farkındalık ve toplumsal dayanışma şarttır. Çocuklarımıza, şiddetin bir çözüm olmadığını, aksine insanlığı zayıflatan bir zehir olduğunu öğretmeliyiz. Toplumda, kadının hak ettiği değeri görebilmesi için sadece yasaların değil, zihinlerin de değişmesi gerekir.
Konunun özünde kadına şiddet, bir bireyin veya bir grubun değil, tüm insanlığın ortak mücadelesidir. Şiddete karşı sessiz kalmak, suça ortak olmaktır. Her birimizin sesi, bir çığlığa dönüşebilir. Unutmayalım, bir kadının hayatı kurtulduğunda, aslında bir neslin kaderi de değişir. Kadına şiddete hayır demek, insanlığa evet demektir.
Sonuç olarak, şiddete dur demek, bir tercihten öte, insan olmanın ve insanlığın gereğidir. Her birimiz bu sorumluluğu taşımalı, sesimizi avazımız çıktığı kadar yükseltmeliyiz. Çünkü bir kadının yüzündeki gülümseme, bir toplumun aydınlık geleceğinin habercisidir. Kadına şiddete hayır demek, dünyayı daha yaşanabilir bir yer kılmaktır.
Okuyan, araştıran, çalışan, evlatlar yetiştiren ve en önemlisi de insanlığı öğreten kadınları her zaman baş tacı etmeliyiz.
“Kadınlara şiddete hayır” demeyeceğimiz günleri yaşamak ümidiyle!!!
Saygılarımla
Yüreğine kalemine sağlık hocam ❤️