Susmak Zulümdür…

Yapılan bir zulme sessiz kalmak. O zulme rıza göstermek ve iştiraktır…

Merhabalar,
Hiç unutamadığım ve unutamayacağım bir olay üzerine hasbihal etmek istiyorum sizlerle…

Bir adam, kendi çocuğunun gözleri önünde bin yılın kinini çıkartırcasına kadına saldırıyor, yumrukluyor tekmeliyordu. Zayıf çelimsiz bedeniyle kadın hiç bir mukavemet gösteremiyor sadece ellerini siper etmiş kendini korumaya çalışıyordu. Yumruklar tekmeler yetmemiş olacak ki bıçağını çıkardı adam kaç defa sapladı kadına bilemiyorum.

Bütün bunlar kapalı bir ortamda ya da tenha bir sokakta bir dağ başında yaşanmadı. Bir cadde ortasında güpe gündüz bir sürü insanın gözleri önünde cereyan etti. Bu sıradan bir karı koca kavgası değildi. İnsanlar masalarda oturuyor, kahve veya çaylarını içiyor, yerlerinden bile kalkmıyordu. İstifini bozmamak deyimi ancak onlara bu kadar yakışabilirdi…
Neden peki?

Biz bu tür olaylara defalarca şahit olmadık mı? Yan daireden gelen kadın çığlıklarında, şiddete tacize uğrayan çocuk seslerinde. Adalet arayışında olan insanları görmezden geldiğimizde, savaş adı altında katliama soykırıma uğrayan insanları tv’den film izler gibi izlediğimizde…
Neden peki?

13 Mart 1964’te, New York’ta iş yerinden evine giden Catherine Kitty Genovese adında bir kadın, bıçaklı saldırıya uğradı. Yardım çığlıkları attı, insanlar sesini işitti. Işıklarını yaktı, olayı gördü ama sadece izledi. Zavallı Catherine yaklaşık bir saat boyunca ara ara aynı kişinin saldırısı ve bıçak darbeleri sonucu evinin önünde öldürüldü.

Tam 38 kişi bu olayı gördü ve müdahale etmedi. Sonradan hepsi kendince bir mazeret bildirdi. Ama esas mesele, “Nasıl olsa benden başka biri çıkar ve polisi arar.” düşüncesiydi…

Sosyal psikolojiye bu olay Genovese Sendromu olarak geçti…

Nasıl olsa şimdi biri çıkar yardım eder…
Nasıl olsa şimdi biri çıkar polisi arar…
Nasıl olsa biri çıkar ambulansı arar…
Nasıl olsa biri çıkar suya atlar, boğulanı kurtarır…
Nasıl olsa biri çıkar ağaca tırmanıp, kediyi kurtarır…

Hayır! Üzgünüm senden başka kimse müdahale etmeyecek. Farzet ki, o anda orada senden başka kimse yok. Olayın ne olduğu, kişilerin kim olduğu mühim değil, sen varsın bir de yardıma ihtiyacı olan bir insan bir varlık var.

Üstelik tüm olaylar olup bittikten sonra,
Acelem vardı, hastaydım, yorgundum, karı koca kavgası işte dedim vb vb bahanelerin vicdanını susturamayacak Bu yükü hayatın boyunca Sisyphos’un kayası gibi sırtında taşıyacaksın. Dahası o yük her geçen gün çok daha ağır gelecek…

Birileri yardım etsin diye beklemek yerine; sorumluluk almak, susmamak, müdahale etmek bir vicdan meselesi, bir insanlık mevzusu, hatta insanlık onurudur.

Unutmayın vicdanı rahat insanın yarınları tertemiz, uykusu tatlı olur…

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere.
Esen kalın…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir