
Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Çanakkale’nin zemininin sağlam olmadığını belirterek, kentte büyük bir deprem yaşanma riskine karşı uyarılarda bulundu. Çanakkale’nin kuzey ve güneyinde sağlam dağlık alanlar bulunduğunu ancak şehir merkezinin alüvyonlu ve suya doygun bir zemine inşa edildiğini vurgulayan Görür, “Bu bölgede ciddi bir deprem riski söz konusu” dedi.
Depremleri Durduramazsınız, Dirençli Kentler Oluşturmalıyız
Anadolu’da sık sık vatandaşlardan “Bu depremler ne zaman bitecek?” şeklinde sorular aldığını aktaran Görür, doğal afetlerin engellenemeyeceğini ancak önlem alınarak can kayıplarının önüne geçilebileceğini ifade etti. “Depremler dünyanın kalp atışlarıdır. Eğer yeryüzünde deprem olmazsa, dünya ölü bir gezegene dönüşür ve hepimiz hayatımızı kaybederiz. Önemli olan, deprem dirençli kentler oluşturmaktır” dedi.
Türkiye’de bu dönüşümün mümkün olduğunu vurgulayan Görür, “İstanbul’u 25 yılda depreme hazırlayamadık. Bu kadar sürede tüm ülkeyi hazır hale getirebilirdik. Kaynak, bilim insanı ve mühendislerimiz var ama asıl eksik olan şey, niyet” diyerek karar mekanizmalarının daha etkin çalışması gerektiğine dikkat çekti.
Çanakkale’yi Tehdit Eden Fay Hatları 7 ve Üzeri Deprem Üretebilir
Çanakkale’nin fay hatları açısından yüksek risk taşıdığını belirten Görür, Kuzey Anadolu Fayı’nın her iki kolunun şehri çevrelediğini ve bu fayların her birinin 7 ve üzeri büyüklükte depremler üretme potansiyeline sahip olduğunu söyledi. Kentte detaylı bir jeolojik analiz yapılması gerektiğini belirterek, “Şehrin il sınırları karelere bölünerek her birinde en az 30 metre sondaj yapılıp karot örnekleri alınmalı. Bu veriler laboratuvar ortamında incelenmeli” dedi.
Deprem riskine rağmen, Çanakkale’de kentleşmenin çürük zeminin üzerine kurulduğunu ifade eden Görür, “Şehirleşme, dağlardan gelen alüvyon yelpazelerinin üzerine yapılmış. Sağlam zeminler kuzey ve güneydeki dağlık bölgelerde bulunuyor” şeklinde konuştu.
Ege Denizi’ndeki Deprem Fırtınası ve Deniz Çekilmesi Hakkında Açıklama
Son dönemde Ege Denizi’nde meydana gelen deprem fırtınasına da değinen Görür, bu sarsıntıların Afrika levhasının Anadolu-Ege levhasının altına dalması sonucu oluştuğunu belirtti. “Bu tür deprem fırtınaları genellikle belirli bir süre devam edip sonra durur. Ancak büyük depremler meydana gelirse kıyılardaki çürük yapılar zarar görebilir ve tsunami riski oluşabilir” dedi.
Deniz suyunun çekilmesiyle ilgili spekülasyonlara da yanıt veren Görür, bu durumun depremlerle doğrudan ilişkili olmadığını vurguladı. “Deniz çekilmeleri, tsunami öncesinde yaşanır. Ancak bugün gözlemlenen çekilmeler tamamen klimatolojik faktörlerden kaynaklanıyor. Atmosferik olaylar deniz seviyesinin yükselip alçalmasına neden olabilir. Tektonik hareketlerle bir ilgisi yok” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Görür, ayrıca volkanik patlamalara ilişkin iddialara da açıklık getirerek, yapılan incelemelerde böyle bir riskin gözlemlenmediğini ve bu tür söylemlerin spekülatif olduğunu belirtti.
Yerel Yönetimlere Çağrı: Depreme Karşı Önlem Alınmalı
Türkiye genelinde depreme dayanıklı şehirler inşa edilmesi gerektiğini vurgulayan Görür, bu konuda en büyük sorumluluğun yerel yönetimlere ve valiliklere düştüğünü söyledi. Bilimsel çalışmaların ciddiye alınması gerektiğini belirten Görür, “Deprem gerçeğini göz ardı edersek, büyük felaketler kaçınılmaz olur” diyerek yetkilileri acil önlem almaya çağırdı.
Kaynak: Haber Merkezi