Kaybolmuşluğun sisli coğrafyasında!
Sorunlar konuşulamıyor, çözümler sürekli erteleniyor. Her sessizlik, sorunları daha da derinleştiriyor. Bu sessizlik, adeta bir körlük gibi; Ne sorunları fark edebiliyoruz ne de çözüm yollarını görebiliyoruz. Oysa görmek için önce fark etmek gerek. Farkındalık olmadan hiçbir adım atılamaz.
Sağdan bakıyorum, soldan bakıyorum; surete bakıyorum, sireti de es geçmiyorum. Karşılaştığım manzara aynı: Adalet, sadece kelime olarak kalmış. Bir zamanlar eşitliği, hakkaniyeti temsil eden bu kavram, bugün boş bir slogandan öteye geçemiyor.
Mahallenin zengini ve aynı zamanda muhtarı olan Adalet Teyze buna bir örnek. Şaşaalı bir hayat süren, gösterişli evlerde oturan, seçmenlerin oylarıyla güç kazanan biri. Mahalleye yardım elini uzatırken bile, kimin nasıl yardım alacağına sadece o karar veriyor. İş arayan birine destek verirken, bunun bedelini bir şekilde talep ediyor. Ne yazık ki, mahalleli de buna boyun eğiyor. Çünkü herkes Adalet Teyze’nin varlığı olmadan bu imkanların yok olacağına inanmış durumda.
Çünkü toplumda bir farkındalık uyanmadıkça, bu düzen değişmez. Adalet Teyze’nin “adaleti,” isminden öteye geçemeyen bir kavram olarak mahallede hüküm sürmeye devam ederdi.
Peki, bu adalet ne zaman yerini bulacak? Ne zaman sorgulamaya başlayacağız? Gözlerimiz açık olduğu halde uyumaya ne kadar devam edebiliriz? Dinlemeden cevap vermek, okumadan eleştirmek… Hepsi aynı zincirin halkaları. Oysa oku diyen kudret, bir gün “Okudun mu?” Okuduğunu uyguladın mı?Diye sormayacak mı?
Şüphesiz soracak …
Toplumun suskunluğu, adaletsizlikleri besleyen bir bataklık gibi. Herkes farkında ama kimse ses çıkarmıyor. Çözümler bir sis bulutunun ardına saklanmış gibi, görünmez durumda. Bu sis dağılmadan yol bulmamız da mümkün değil, adaleti inşâ etmemiz de.
O yüzden, önce farkında olmalı. Adaleti, hakkı ve eşitliği tekrar anlamlandırmak elzem. Çünkü gerçek adalet, sadece bir isim ya da sembol değil; insanların eşitçe yaşayabildiği, haklarını alabildiği bir düzenin ta kendisidir.
Dönüyor hep kendine dünya, biz de kendimize kodlarımıza dönelim o halde. Kim bilir, belki bir gün, kim bilir…
Bir daha ki sohbette görüşmek üzere en emine emanet..