Erzurum’da “Yeni” Sulu Yemek Projesi: Taklit mi, Yenilik mi?

Erzurum Büyükşehir Belediyesi’nin (EBB) Tebrizkapı Kültür ve Sanat Çarşısı’nda başlattığı “sulu yemek” hizmeti, son günlerde yerel medyada büyük övgüyle tanıtıldı. Haberlerde, hizmetin fiyat, sağlık ve kalite açısından tam not aldığı vurgulanıyor. Hatta EBB Kültür A.Ş. Genel Müdürü Muharrem Aksu, Palandöken Kayak Merkezi’ndeki “ucuz ve kaliteli döner” hizmetini örnek göstererek, “dar gelirli vatandaşlarımız aileleriyle birlikte gönül rahatlığıyla yiyebiliyor” diyor. Dar gelirli o kayak merkezine nasıl gidiyor acaba? Tebrizkapı’daki uygulamayı ise “en kaliteli, en sağlıklı ve en hesaplı sulu yemek” olarak sunuyor.

Peki, gerçekten Erzurum Büyükşehir Belediyesi’nin icadı mı bu uygulama? Ya da sadece başka bir belediyeden alınmış bir fikir mi?

Çünkü benzer bir uygulama, yıllardır CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bünyesindeki Kent Lokantaları’nda başarıyla yürütülüyor. İstanbul’da dar gelirli vatandaşlar uygun fiyatlı, sağlıklı ve kaliteli yemekleri zaten bu tesislerde tüketiyor. Yani Erzurum’daki “yeni” proje, muadilini zaten bir şehirde yıllardır görmüş olduğumuz bir hizmetten ibaret.

Bunu eleştirmek için tek nedenim “fiyat, kalite ve sağlık” vurgusu değil. Sorun, taklit edilen uygulamanın sanki bambaşka, Erzurum’a özel bir yenilikmiş gibi sunulması. Yerel yönetimlerin elbette halk için böyle hizmetler üretmesi sevindirici; ama bunu “biz yaptık” havasıyla lanse etmek, vatandaşın gözünde samimiyeti zedeleyebilir.

Soru şu: Bu uygulama gerçekten Erzurum halkına özel bir yenilik mi, yoksa sadece başka bir belediyenin başarılı uygulamasının şehre taşınmış hali mi? Halk, ucuz ve sağlıklı yemek hizmetini görmek ister; “biz yaptık” demek için değil.

Belki de asıl başarı, bu tür hizmetleri taklit etmek değil, onları yerel ihtiyaçlara göre geliştirip özgünleştirmektir. Aksi takdirde “yenilik” dediklerimiz, sıradan bir kopyadan öteye geçemez.