Hayat, insan ilişkilerinde dokunan ince bir ağ gibidir. Bu ağın en sağlam düğümlerinden biri ise vefadır. Vefa, bir insanın geçmişine, dostluklarına verdiği emeklere ve paylaşılan anılara duyduğu sadakati ifade eder. Bir dostun zor gününde yanında olmak, yıllar sonra bir öğretmeni minnetle hatırlamak ya da bir iyiliği unutmayıp teşekkür etmek hep vefanın tezahürleridir.
Vefa, toplumları bir arada tutan görünmez bir bağdır. Ancak günümüzde hızla artan yaşam temposu ve bireyselleşme, bu önemli değeri gölgede bırakmıştır. İnsanlar, artık eski dostlarını aramaya, geçmişte aldıkları iyilikleri hatırlamaya pek zaman ayırmıyor. Vefaya veda mı ettik? Robotlaşmış, hızlandırılmış sinirlerin sınırları aştığı bir dönemde bu soruyu sormadan edemedim. Halbuki insan ilişkilerinin gerçek sıcaklığı, unutmamak ve gerektiğinde vermekle şekillenir.
İbn Hazm’ın dediği gibi:
“Vefa; insanın iç dünyasının güzelliğinin, karakter sağlamlığının ve ahlâkî yüceliğinin en çarpıcı göstergesidir. Asil bir kanın ve sağlam bir cibiliyetin en güçlü, en açık delillerinden biridir.”
Bu kavramı daha iyi anlamamıza yardımcı olacak bir hikâye paylaşmak isterim:
Yaşlı bir adama sokakta yürürken bir araba çarpmış. Hafif yaralansa da çevredeki insanlar, yaşından dolayı onu hastaneye götürmüşler. Hemşireler, röntgen çekerek herhangi bir kırık veya çatlak olup olmadığını inceleyeceklerini söylemişler. Yaşlı adam huzursuzlanmış; “Acelesi olduğunu, röntgen istemediğini” ifade etmiş. Hemşireler, acelesinin ne olduğunu merakla sormuş. Yaşlı adam, “Eşim huzur evinde kalıyor, her sabah birlikte kahvaltı etmeye geçikmek istemiyorum,” demiş. Hemşireler, “Eşinize haber ederiz, geçikeceğinizi söyleriz,” demiş. Yaşlı adam başını öne eğip üzgün bir şekilde cevaplamış:
“Ne yazık ki karım Alzheimer hastası. Hiçbir şey anlamıyor, hatta benim kim olduğumu bile bilmiyor.”
Hemşireler, hayretle, “Madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor, neden her gün onunla kahvaltı yapmak için koşuşturuyorsunuz?” diye sormuşlar. Yaşlı adam, “Ama ben onun kim olduğunu biliyorum,” demiş.
Vefa ne kadar güzel bir şey değil mi?
Vefasızlık ise insan ruhunda derin yaralar açar. Bir zamanlar paylaşılan güzel anıları ve verilen emekleri yok saymak, karşı taraf için hayal kırıklığı ve kırgınlık demektir. Vefasızlık, dostlukları tüketir, güveni zedeler ve insanlar arasında görünmez duvarlar örer.
İnsan olmanın erdemlerinden biri, geçmişe ve insanlara karşı minnet duyabilmektir. Her ne kadar zaman değişse de vefa, hepimizin yüreğinde yer bulması gereken bir değerdir. Çünkü vefa gösteren insanlar, sadece sevdiklerine değil, aslında kendi insanlıklarına da sahip çıkarlar. Unutulmamalıdır ki hayat, karşılıklı bağlılık ve saygı ile anlam kazanır.
Velhasılı dostlar ;Vefa insan ilişkilerinin özü ve hayatın bir denge unsurudur. Vefalı bir insan olmak, insanlık borcumuzu ödemek demektir. Çünkü zaman geçer, insanlar değişir ama vefanın izleri kalıcıdır.
Kemal Sayar’ın dediği gibi:
“Vefa; özensiz ve darmadağınık bir dünyada, paha biçilemez bir değerdir.”
Yeni yazımda buluşmak dileğiyle…
Saygıyla selamlıyorum