Zaman, tıpkı avuçlarımızdan kayan ince kum taneleri gibi hızla akıp gitti. 2024 yılı da tarihin sayfalarına bir başka dönemeç olarak eklendi. Bir yıl ne kadar uzun, ne kadar kısa olabilir? Bazen hayatın telaşında, bir göz kırpması kadar hızlı, bazen de yavaş akan bir nehir gibi hissedilir. Ancak 2024, bana ikisini de hissettirdi.
İlk ışıklarıyla başlayan Ocak ayı, beyaz karla örtülmüş bir umut gibiydi. Yeni yıl, herkes için farklı anlamlar taşıdı. Kimimiz daha iyi bir gelecek dilerken, kimimiz yalnızca huzur arayışındaydı. Ancak yıl ilerledikçe, 2024 sadece dileklerimizi değil, derslerimizi de beraberinde getirdi.
Küresel ısınma, doğanın çığlıklarını bir kez daha yükseltti. İklim değişikliği ile mücadelede, bu yıl etkiler daha belirgin hale geldi. Sıcak dalgalarının kavurduğu şehirler, sele teslim olan bölgeler, her biri insanlığın doğa karşısındaki ne kadar küçük ama aynı zamanda ne kadar etkili olduğunu hatırlattı. Bu yıl, belki de bizi tüketmek yerine yeniden üretmeyi öğreten yıl oldu. “Doğa, bize ne kadar güçsüz olduğumuzu hatırlatıyor, ama aynı zamanda değiştirme gücüne sahip olduğumuzu da.” (Albert Einstein)
Politik arenada, 2024 her zamanki gibi çalkantılı geçti. Seçimler, anlaşmazlıklar, krizler, işgaller ve beraberinde gelen ölümler, insanlığın derin yaralar açmasına sebep oldu. Ancak bu yıl, farklı bir şey vardı: İnsanlar seslerini daha gür bir şekilde duyurdu. Sokaktan yükselen talepler, dijital platformlarda yankılanan sesler ve adaletin peşinden koşan kalabalıklar, dünya çapında halkların artık sadece birer seyirci değil, hikâyenin aktif yazarları olduklarını hatırlattı.
Sanat ve kültür cephesinde ise 2024, yaratıcılığın zirveye çıktığı bir yıl oldu. Teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte , edebiyat, sinema, müzik ve görsel sanatlar gibi pek çok alanda kendini gösterdi. Kimileri bu yeniliklere hayranlıkla bakarken, kimileri de insan dokunuşunun kaybolmasından endişe etti. Ama bir gerçek vardı ki, yaratıcılık ruhu her zaman olduğu gibi sınırları aşmayı bildi. 2024, teknoloji ile sanatın buluştuğu, sınırların yeniden çizildiği bir yıl oldu.
Kişisel anlamda, 2024 benim için pek çok anlam taşıdı. Yeni başlangıçlar, kayıplar ve kazançlarla dolu bir yıl oldu. Birinci yavrum KARE ELMA’dan sonra, SUS isimli ikinci yavrum dünyaya geldi. Onun gelişiyle birlikte, iki yarışmadan birinci ve ikinci olarak ödüller kazandım. TRHABER KANALI ile tanışarak köşe yazarı olma fırsatını yakaladım. Kitaplarımın 4. baskısına ulaştım ve tüm fuarlara katılarak boy gösterdim. Ama her şeyden önemlisi, değerli okurlarımla geçirdiğim güzel zamanlardı. Onlar sayesinde 2024, unutulmaz bir yıl haline geldi. “Bir yazarın en büyük ödülü, okurunun kalbine dokunabilmesidir.” (Maya Angelou)
Ve şimdi, 2024’ün sonuna gelirken, yeni bir yılın kapısını aralamaya hazırlanıyoruz. 2025 bizi bekliyor, umutla, heyecanla ve daha fazla hikâye ile…
Mutlu yıllar dilerim.
Saygılarımla,